top of page

Eleni Fotiadou Küreman “Doğumunun 100. Yıl Dönümünde Türk Basınının İlk Kadın Foto Muhabiri”


“Eleni Fotiadou Küreman, kadınların meslek alandaki mücadelesi, kamusal alanda varlık göstermesi ve toplumsal yaşamı dönüştürme çabaları ve özgüveni, Türkiye’de kadının özgürleşmesi ve görünürlüğünün yolunun açılmasındaki öykülerden biridir.”


Mondros hükümlerine göre Osmanlı başkenti İstanbul işgal edilmişti. Mütareke şartları çok ağırdı ve işgal günlerinde yaşam zorlaşmıştı. Resmi ve sivil binalara el konuluyor, müttefikler kendi aralarında bunları pay ediyordu. Yönetime el konmuş, yüzlerce sivil ve asker tutuklanmıştı. Buna rağmen asayiş sağlanamıyordu. Halk kendi şehrinde esir muamelesi görmeye başlamış, bir semtten başka bir semte geçmek için vize almak, pasaport ile gitmek zorundaydı.


Eleni Fotiadou bu atmosfer altındaki bir İstanbul’da, 1921 yılında varlıklı Rum bir ailenin ikinci kızı olarak Cihangir'de dünyaya geldi. Bir yıl önce ablası Keti doğduğunda İstanbul’daki durum bundan çok da farklı değildi. Artık iki kardeş yaşıt gibi birlikte büyüyecekti.


Tüccar olan babası Stavro ticaret yaparak aileyi geçindiriyor, anne Sofya, Cihangir'deki semtin sakin bir sokağındaki bahçeli evinde kızlarını o dönemin hızla değişen şartları altında yetiştirmeye çalışıyordu. Sarı lepiska saçlı Eleni ve ablası Keti kendi dünyalarında gayet mutlu bir şekilde büyüyordu. İşgal yılları Ekim 1923 yılında nihayet sona erdi.


İşgal yıllarının çilesi bitti derken birkaç yıl sonra, Eleni ve Keti'nin güzel çocukluk günleri, babaları Stavro Fotiadou’nun ölümü ile sona erdi ve Eleni henüz daha 4 yaşındaydı. Sofya Hanım iki kız çocuğu ile yalnız kalınca, eskiden çok da başarılı olduğu terziliğe geri dönmek mecburiyetinde kaldı. Böylece ailenin geçimini sağlayarak kızlarını okutuyor, iki kızının eğitimi için her fedakârlığı yapıyordu. Eve yabancı dil öğretmeni bile geliyordu.


Eleni ve Keti Fotiadou, ortaokulu Fransız okulu Lycée Français Sainte Pulchérie'de okudular. Sofya Hanım kızlarını liseye kadar okutmayı başardı. Ancak lisede iki kız kardeşin yolları ayrıldı. Abla Keti, liseden sonra annesine yardım etmek, ailenin yükünü omuzlamak için çalışmaya karar verirken, Eleni Fotiadou Rum Patrikhanesi'nin yanındaki Fener Yoakimion Rum Kız Lisesi’ne devam etti.


Keti Fotiadou, Mimarlar Birliği'nde işe başladı. Zeki Sayar'la 40 yıl birlikte çalışarak Arkitekt Dergisi'ni çıkardılar. O sırada evlenerek Keti Çapanoğlu olarak iş hayatına devam etti. Ancak sekiz yıl sonra eşini kalp krizi nedeniyle kaybetti ve bir daha da evlenmedi.


O dönem lise mezunları üniversiteyle eş muamele görse bile Eleni lise mezuniyetinden sonra istediği işe girebileceği halde bir süre çalışmadı. Fotoğrafla tanışması gazeteci Samim Nazif Tansuğ’un önerisi ile oldu ve Babıali’ye ilk adımını attı.


Eleni, dünyanın en eski haber ajansı Amerikan Associated Press (AP) Türkiye temsilcisi olan Foks adında Amerikalı bir gazeteciyle tanıştı. Birlikte sokakları dolaşarak fotoğraf çekiyorlardı. Foks, fotoğraf çekimi ve film banyosu hakkındaki bilgileri Eleni'ye öğretiyor, Eleni anlatılanları kolayca kavrıyor ve büyük bir heyecanla uyguluyordu. Bu arkadaşlık ve ortak çalışma Eleni için fotoğrafçılık okulu oldu. Tam o sıralarda Foks'un Amerika’ya geri çağrılması, Eleni'nin hayatındaki bir dönüm noktasıydı. Foks Eleni’ye kendisi gelinceye kadar ajansta çalışmasını önerdi. Fotoğrafı tutku derecesinde seven Eleni Fotiadou, 15 Mayıs 1947 tarihinde Associated Press’in Türkiye temsilcisi foto muhabirliği teklifini tereddüt etmeden kabul etti.

O günlerde Türkiye’de sendikal faaliyetler yeni başlamıştı. Amerikalı sendikacılar Türkiye’ye gelip temaslar yapmak istiyordu. Ajans Eleni’ye ilk işini böylece vermiş oldu. Satın aldığı Leica marka fotoğraf makinesi ile çok severek yapacağı heyecanlı bir iş bulmuştu artık. Eski gazeteciler yanında devasa flaşlar taşırken o karanlık havalarda bile ‘Leica’sı ile flaşsız fotoğraf çekebiliyordu. Böylece Türkiye'nin ilk profesyonel kadın foto muhabiri oldu.


AP ajansında fotoğrafçılık mesleğini sürdürürken bir haber sırasında bir başka rastlantı daha Eleni’ye yeni bir kapı açtı. Lisedeki Türk Edebiyatı öğretmeni Hasan Rasim Us ile tesadüfen karşılaşır. Vakit ve Haber gazetelerinin yayıncısı olan Rasim Us, aynı zamanda gazeteci ve yazar M. Asım Us ile Hakkı Tarık Us’un kardeşiydi. Eleni’nin çalışmalarını gördüklerinde kendisine Vakit Gazetesi’nde çalışma teklif ettiler ve böylece gazeteciliğe adım atmış oldu.


Eleni, gazetecilikte farklı bir şeyler yapma arzusu ile Vakit Gazetesinde spor muhabiri olarak çalışmaya başlar. 1940’larda, kadın gazetecilerin spor sayfalarında veya sahalarında gözükmesi alışılmış bir durum değildi. Yeşil çimene adım atan ilk kadın foto muhabiri, Eleni Fotiadou oldu. Saha kenarında gözüktüğünde tribünler tezahürata başlıyor, genç muhabiri uzun uzun alkışlıyordu. Elbette bu tercihi basın camiasında da ilgi çeker, çok tartışılır. Ama o, futbolu farklı bir yerden okuyordu. Hem gazetecilik pratiğini ilerletiyor, hem de erkek egemen bir dünyada kendini ispat etmek için mücadele ediyordu.

Çalıştığı dönemde Babıali’de ondan başka kadın muhabir yoktu. Vakit Gazetesi'nde kısa sürede ciddi tavırları ve mesleğine bağlılığı nedeniyle sevildi. Eleni kadınların fazla ilgi göstermediği spor fotoğrafçılığında gün geçtikçe uzmanlaştı ve futbol maçlarına odaklandı. Sonunda tahminleri yanıltarak spor muhabirliğinde çok başarılı oldu. Erkek meslektaşlarını alt etmek için farklı taktikler geliştirdiği bir sırrını şöyle açıklar : “Spor muhabirliği yaparken herkes ünlü kalecilerin karşısındaki kalede beklerdi. Bense, gol yeme ihtimali az olan kalecinin arkasında dururdum. Erkek foto muhabirleri benimle dalga geçerdi. Ama en iyi fotoğrafları hep ben yakalardım. Çünkü iyi kaleci gol yediğinde bir tek ben bu fotoğrafı çekmiş olurdum.“


Bu fotoğraf karesinin bedeli ise, gol yiyen taraftarların “Uğursuz kadın, çekil kalenin arkasından!” diye söylenmeleri oluyordu.


Eleni'nin güzelliği ise, hayatının bir başka yolda ilerlemesine neden olacaktı. Eleni'nin çalışma azminden etkilenenlerden biri de gazetenin Yazı İşleri Müdürü Kayhan Küreman'ındı. Kayhan Bey, Eleni’nin sadece güzelliğinden değil, çok iyi bir kişi olması ve günün her saati birinin derdi ya da sorunu ile ilgilenmesinden de etkilenmişti. Eleni ve Kayhan Bey arasında önce işle başlayan sohbetler, arkadaşlığa, sonunda da aşka dönüştü. Eleni Fotiadou ve Kayhan Küreman bir süre sonra evlendiler. Evlenmeye hiç niyeti olmayan Eleni’yi evliliğe razı etmesi pek de kolay olmamıştı Kayhan Küreman için. Bu süreci ablası Keti Çapanoğlu şöyle anlatır: ‘‘Kayhan Bey, Eleni'yi evliliğe gerçekten zor ikna etti. Peşinden çok koşturdu. Ama sonradan onu çok mutlu etti. Evlendiklerinde kimsenin haberi yoktu. Zaten evlenmeye de aniden karar verdiler. Nikâhta sadece iki şahit ve tabii bir de ben vardım. Annem bile nikâhtan sonra haberdar oldu. Belki güç evlendiler ama kumrular gibi bir ömür geçirdiler. Annem öldükten sonra yaz aylarında yanlarında kalırdım. Kayhan eve geldiğinde balkonda sabahlara kadar konuşurlardı. Uyur uyanır hala onları oturur bulurdum. Yıllarca bu kadar ne konuştuklarını bilmiyorum.’’


Eleni Küreman, Vakit Gazetesi'nden başka Son Posta ve Yeni Şafak gazetelerinde de çalıştı. Polis ve spor muhabirlikleri yanında gün içinde devlet başkanı karşılama törenine katılırken gece eroin imalathaneleri ve kumarhane baskınları ile yangınlara koşardı. Muhabirliği boyunca yaptığı önemli çalışmalar arasında Sabahattin Ali’nin öldürülmesi, katili Ali Ertekin’in duruşması, Sütlüce’deki infilak, Veli Efendi Hipodrom yangını bulunmaktadır.

İsmet İnönü, İstanbul'a her gelişinde Eleni'yi karşılayan gazeteciler arasında görmek ister, görünce de mutlaka ayaküstü birkaç laf ederdi.


Son olarak ise Yeni Gün Gazetesi’nde çalışmaya başladı. Bir gün Veli Efendi Hipodromu’nun 31 Temmuz 1949'da seyircilerin at yarışlarına hile karıştırıldığı gerekçesiyle hakem kulesini ve tribünleri yakılmasıyla tribünlerinde çıkan yangını ve yaşanan paniği bir tek kendisi fotoğraflamıştı. O zamanlar foto muhabirleri çektikleri fotoğrafların banyolarını karanlık odada yapar ve fotoğrafları kendileri basardı. Bu işlemler sırasında bir ara karanlık odadan ayrılan Eleni Küreman, fotoğraf stüdyosuna geri döndüğünde film arama gerekçesi ile stüdyosuna giren arkadaşları ve meslektaşları tarafından talan edildiğini gördü. Stüdyosunda çektiği fotoğrafların negatiflerini arayan arkadaşlarıyla karşılaşması onu çok kötü etkiledi. O güne kadar yaptığı gazetecilik mesleğine ve fotoğraf makinesine küstü, arkadaşlarını da hiç affetmedi. Eleni, bir daha asla fotoğraf makinesini eline almadı ve tek bir kare fotoğraf çekmedi. 1964 yılında foto muhabirliğini bıraktı. 1972'de Yeni Gün gazetesindeki görevinden emekli olana kadar gazetecilik yapmaya devam etti.


Mesleğine bir daha geri dönmeyen Küreman, bütün ilgisini mutfağa yöneltti. Bir gün evinde sırtüstü düşerek kafasını yere çarptı. Eski sağlığına bir daha kavuşamadı ve tedavi gördüğü SSK Göztepe Hastanesi’nde 16 Temmuz 2001 tarihinde hayatını kaybetti. Küreman için Şişli Rum Ortodoks Kilisesi'nde düzenlenen cenaze törenine, eşi Kayhan Küreman ve yakınlarının yanı sıra Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Orhan Erinç, cemiyet eski başkanı Nail Güreli ile Türkiye'nin ilk kadın adliye muhabiri Vasfiye Özkoçak katıldı. Küreman, kilisedeki dini törenin ardından Rum Ortodoks Mezarlığı'nda defnedildi.


Eleni Küreman 78 yaşında öldüğünde ardında hayatı paylaştığı bir kız kardeş, kendisine hala aşık eş ve binlerce fotoğraf ile birçok kişinin bilmediği “Türk Basınının İlk Kadın Foto Muhabiri ve “Türkiye'nin İlk Profesyonel Rum Kadın Fotoğrafçısı” unvanı bırakmıştı.

Gazeteciler Sosyal Dayanışma Vakfı Başkanı Vasfiye Özkoçak, eşine verilen hatıra plaketi ile kendisini onurlandırdı. Kayhan Küreman, Eleni’nin kamerasını ve bazı ekipmanlarını Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Basın Medya Müzesi'ne bağışladı.


Kayhan Küreman, Babıali’nin çınarlarındandı, kuşağının güzel, temiz, duyarlı bir ağabeyi idi. Mesleğe 1955 yılında Vakit Gazetesi’nde düzeltmen olarak başladı. Yeni Ortam, Tünaydın, Dünya Gazetesi’nde Yazı İşleri Müdürlüğü, TRT’de Haber Redaktörlüğü görevinde bulundu. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin yayını Bizim Gazete’de Yazı İşleri Müdürlüğü yaptı. Türkiye Gazeteciler Sendikası Üyesi, Basın Şeref Kartı ve 2005 Burhan Felek Ödülü sahibiydi. 11 Mart 2011 tarihinde vefat etti.


UNESCO, evrensel öneme sahip şahsiyet veya tarihî olaylara ilişkin anma ve kutlama yıl dönümlerine, iki yılda bir üye devletlerin katılımlarıyla gerçekleştirilen Genel Konferans kararlarıyla belirlenen Yıl Dönümü Programında yer vermektedir.


“Foto Muhabiri Eleni Fotiadou Küreman” UNESCO’nun 2020-2021 yılları için önerdiği önemli şahsiyetler arasında bulunmaktadır.



258 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Neden fotoğraf çekeriz?

Neden fotoğraf çekeriz? Fotoğraf çekmek, hayatımızın önemli anlarını, sevdiklerimizi, güzel manzaraları veya ilginç olayları ölümsüzleştirmenin bir yoludur. Fotoğraf, bize geçmişi hatırlatan, geleceğe

bottom of page