'Dünyanın En Güzel Yeri' Her insana göre değişse de mutlu oldukları veya olacaklarını düşündükleri bir yuva olabildiği gibi bazıları için burası yaşadıkları ev, gezip gördükleri yerler veya ülke de olabilir. Kimsenin bilmediği bir mekan ya da Atlantis gibi ütopik bir yer...

Turgut Tarhan KİMDİR? 1968’de Ankara’da doğdu. Fotoğrafçılıkla küçük yaşlarda tanıştı. Ancak bu dünyaya gerçek anlamda, pozometresi bile bunmayan ilk fotoğraf makinesine sahip olduğu 16 yaşında tek başına Türkiye turu yapmakla adım attı. Uzun öğrencilik yılları ve turizm sektöründeki iş yaşamı sırasında ciddi amatör olarak özellikle peyzaj branşında kendini geliştirdikten sonra 2000 yılından bu yana Atlas dergisi için çalışmakta; fotoğraf ve yazıları derginin okuyucularıyla buluşmakta. Hava fotoğrafına olan ilgisi 1994’de yamaç paraşütü eğitimi alıp farklı mekanlarda yaptığı uçuşlar sırasında başladı. Bu alanda en verimli çalışmaları ise 2005’ten bu yana microlight ile gerçekleştirilen uçuşlar ve 2015 sonrasında drone fotoğrafçılığıyla mümkün oldu. FSK üyesi olan Turgut Tarhan 2 yurtiçi ve 3 uluslararası odül kazandı; 2008’deki “Gustav Mahler” ve 2009’daki “Göremediklerimiz” sergileriyle birlikte 3 kişisel sergiye imza attı, fotoğrafları NTV’nin ‘Türkiye - Yaşadığımız Cennet’ kitabı başta olmak üzere çeşitli yayınlarda yer aldı. TRT’nin yapımı ‘İki Göl’de ise çalışmalarından bir kesit sunulmuştur. Fotoğraflarında daha çok doğal, kırsal ve kentsel peyzaj ögeleri kendine özgü duyarlılığı ve grafiğiyle karşımıza çıkarken, insan ve toplumu, hızla kaybolmaya giden kültürel ve çevresel değerleri belgelemeyi ihmal etmemekte, ve deneysel çalışmalarını sürdürmektedir. Turgut Tarhan etrafımızdaki evrensel grafiği kişisel seçicilikle vurgulayıp yorumlamaya çalıştığını; çok sayıda farklı nesne, leke, renk, ışık geçişleri ve fraktal frekansların anlamlı birlikteliğinin; karmaşa içindeki düzenin arayışı içerisinde olduğunu söylemekte. Fotoğraflarında kendisine en çok ilham ve destek kaynağı olan şeylerin ise müzik, resim ve matematik olduğunu ekliyor.

Mert Nazım Egin KİMDİR? Mert Nazım Eğin, masa başı işlere yatkın olmadığını erken yaşta fark etmiş ve kariyerini sahada çalışmaya odaklanarak şekillendirmiştir. Belgesel fotoğrafçılığına büyük bir ilgi duyan Eğin, Türkiye’de yaşanan birçok önemli olayı — depremlerden savaşlara kadar — yerinde gözlemleyerek belgeleme fırsatı bulmuştur. Problemli bölgelerde görev alarak, sahadaki tecrübelerini mesleki becerileriyle birleştirmiş ve işini her zaman en yüksek sorumluluk bilinciyle yürütmüştür. Kariyeri boyunca birçok ödüle layık görülmüştür. Magnum Learn Emin Özmen İstanbul Exploring Scholarship programına kabul edilmiş, Türkiye Foto Muhabirleri Derneği tarafından verilen "Ara Güler Özendirme Ödülü"nü kazanmıştır. "Cennet Yusufeli" isimli çalışmasıyla Sim Kültür Sanat Belgesel Fotoğraf Yarışması'nda sergileme ödülü almış, "Tavşan Deliğine İnmek" sergisinde "Süregelen Aydınlatma" adlı eseriyle yer almıştır. Ayrıca Photozine Factory’nin "Jurnal" sergisinde ve FNF Almanya Konsolosluğu'nun düzenlediği yarışmada "Akbelen Ormanları" çalışmasıyla birincilik, bursa fotofestde “cennet yusufeli” işi ile sergileme elde etmiştir. Mert Nazım Eğin’in "Jurnal" isimli fotozine çalışması, Türkiye'nin trajik, komik ve haber değeri taşıyan olaylarından derlenen bir seçkiyi sunmaktadır. Hatay’daki depremlerden Artvin’deki boğa güreşlerine kadar uzanan bu geniş içerikte, Türkiye'nin hem geçmişine hem de bugününe dair güçlü bir görsel anlatım ortaya konmuştur. Bu proje, Türkiye gibi olayların yoğun yaşandığı bir ülkede fotoğrafla nasıl kapsamlı bir sosyolojik okuma yapılabileceğini göstermektedir.

Hilal Bayar ''Zeytindağı Çocukları'' söyleşisinde 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ve Dünya Çocuk Haklarına ithafen 'Göç-Kadın-Çocuk Hakları' sosyal belgesel ve etik açıdan ele alınmaktadır. Hilal Bayar KİMDİR? 2007 yılında Kafkas Üniversitesi İşletme Fakültesinden mezun olduktan sonra Eskişehir Anadolu Üniversitesi Fotoğrafçılık Bölümü ve Atatürk Üniversitesi Medya İletişim Bölümünü bitirdi. Bir dönem Ekonomi – Siyaset editörlüğü ve gazetecilik yaptıktan tamamen fotoğraf sanatına yöneldi. 2016 yılında “Dört Harf İki Hece” adlı biyografi kitabını yazdı ve kitabın bütün gelirlerini ihtiyaç sahibi çocukların eğitimi için süresiz olarak bağışladı. Yurt içinde ve yurt dışında yaptığı bütün sergilerin birçoğu bağış sergisi olup, bu sergilerin gelirlerini tamamen dünyadaki savaş mağduru ve Türkiye’deki ihtiyaç sahibi öğrencilerin eğitim giderlerine harcamaktadır. 1999 yılından bu yana birçok sivil toplum örgütünde yer almakta, bireysel olarak sosyal sorumluluk projeleri geliştirmekte ve özellikle kız çocuklarının eğitimi konusunda okullarda seminerler vermektedir. 2018 yılında Dr. Osman Sirkeci’nin “Global Street Economy And Micro Entrepreneurship” adlı kitabının Türkiye bölümü için dilenciler, seyyar satıcılar ve kâğıt toplayıcılarla görüşerek röportajlar yaptı, fotoğraflar çekti. Özellikle savaş, göç, kadın ve çocuk hakları üzerine çalışmalar yapan Bayar, edebiyat dergilerinde öykü ve deneme yazmakta olup, aynı zamanda Urartu yazıtları ile ilgili bir kitap hazırlığındadır. Yakın zamanda ise ‘Türkiye Fotoğraf Sosyolojisi’ üzerine yazdığı akademik belgesel fotoğraf kitabını yayımlayacaktır. Bayar, sosyal belgesel fotoğrafçılığı alanında çekimler yapmakta ve fotoğraflarında emekçi insanların günlük yaşamlarına odaklamaktadır. İnsanları, çalışma koşulları ve bu koşulları meydana getiren habitat içinde kadrajına alırken fotoğraflarını toplumun kültürel çeşitliliğini yansıtan motiflerle zenginleştirmektedir. Fotoğrafın bir görme biçimi olduğuna ve görenle gösterilen arasındaki ilişkinin sürekliliğine inanan sanatçı, 2020 yılında uzun süre bir Roman mahallesinde yaşayarak onların günlük yaşamlarını fotoğrafladı. Gözlem notlarından ve fotoğraflarından hareketle başladığı “Roman Mahallesinde Gün Biterken” adlı çalışmasını sürdürmektedir.