Merhaba,
Ben sordum Altuğ Oymak cevapladı.
1) Altuğ Oymak sizi tanıyoruz fakat birde sizin sözcüklerinizle tanımak isteyenlere kendinizi kısaca tanıtır mısınız?
Biliyorsunuz ben yaşamımı fotoğrafla eş tuttum bu yüzdendirki web sayfamda biyografimi mesleğim ve fotoğraf olarak ayırdım.Konumuz fotoğraf olduğuna göre : 1979 lardan aktif olarak başlayan fotoğraf yaşantımı nasıl nerden ne şekilde anlatayım.
İnsanın kendisini anlatması kadar zor bir şey yoktur.İsteseniz şöyle yapalım ben kendimi anlatmayayım, o dönemin Türkiye Gazeteciler Birliği Başkanı ve köşe yazarı olan sayın Nail GÜRELİ’nin 16 Mayıs 2007 tarihli Milliyet Gazetesindeki köşe yazısında hakkımda söylediklerinden sonra bu güne kadar hiçbir şey değişmeden devam etmekte “.Altuğ Oymak adında fotoğraf delisi bir avukat, Balıkesir Fotoğraf Sanatı Derneği'ni ve ardından Türkiye'nin tek Ulusal Fotoğraf Müzesi'ni kurmuş. “Evet Bu bir aşk, aşıksanız, aşkınıza saygı duyarsınız. İşte ben fotoğrafı böyle seviyor ve saygı duyuyorum.Fotoğrafa vede fotoğraf adına saygısızlık yapanları da kabul etmiyorum.
2) Fotoğraf ilk ne zaman hayatınızın bir parçası oldu?
1975 – 1979 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Hukuk fakültesinde öğrenci olduğum dönemde Cağaloğlu’ndaki ulusal yayın yapan gazetenin arşivinde çalışan Okulun öğrencisi Babamın mesai arkadaşının oğlu abimiz rahmetle vede saygı ile andığım bu kişi sayesinde oldu ve ilk makinamın alınmasın dada Sirkecide yardımcı olmuştur.İlk makinem da Cumhuriyet gazetesi spor muhabirinin makinesidir. Çok kahrımı çekti birlikte bir çok ödülü kucakladık.Halen baş köşemde birbirimize bakar eski günleri anarız.
3) Aileniz de en büyük destekçiniz kimdi?
İlk annem, babam ve kardeşlerim.Annem uzun bir müddet deneme çekimlerimde mankenimdi zaten hatta onun bir portre fotoğrafı ile Yeni Asır gazetesinde ödül bile almıştım, sonra evlendim en büyük destekçim eşim oldu sonra çocuklarım oldu zaman zaman bana mankenlik yapmaya devam ediyorlar halen bu destek devam ettiği gibi çocuklarım mesleki bilgilerini özellikle bilişim alanında sistematik olarak bana aktarıyorlar.
4) Fotoğrafa bakış açınız nedir.
Diğer sanat dallarında olduğu gibi fotoğrafta
düşüncenin makineden geçirilerek sunumudur.Bu söz bana aittir.
Nuri Bilge Ceylan’ın filimleri ödül alıyor ama gişe hasılatı zayıf, buna karşılık Recep İvedik filimleri ödülleri yok ama gişe hasılatı rekor üstüne rekor kırıyor.Bu da aslında ülkemizde düşüncenin ürettiklerinin pek bir şey ifade etmediğinin göstergesi olarak görüyorum.
5) İlk serginizi nerede ne zaman açtınız?
1996 yılında Balıkesir de.Bir daha da açmadım şimdilerde www.altugoymak.com da kendimi albüm adı altında sınıyorum.
6) Bize fotoğraf müzesi ve kitaplığı hakkında bilgi verir misiniz.. nasıl kuruldu v.s
Çok uzun bir süreç ve uzun bir hikaye hatta roman.Önce fotoğraftaki tavrınızı ortaya koymanız gerekiyor , kendi fotoğraf çalışmalarım sonucunda ortaya iki yol çıktı ya yarışmalara fotoğraf üretmeye yada fotoğrafa hizmet etmek gerekliliğini gördüm, Etrafınıza bir bakın insanlar bu ülke için bir şekilde hizmet etmekteler, Siyasiler, bürokratlar, işçiler, sivil toplum kuruluş çalışanları, spor idarecileri , sanatçılar kısaca konuları farklı olsa dahi bir şekilde kişiler ülkeye hizmet ediyorlar bireyin görevlerinden biride budur.Yurttaşlık dersinde bize bunları öğretmişlerdi.Ben de kararımı fotoğrafa hizmet etmek olarak verdim, neler yapacağımıda bilmiyordum.ilk önce dağılan BASAF derneğini grup BASAF adı altında bir araya getirdim.Benim büyüklerim eski fotoğraf makineleri topluyorlardı bende dükkanlarına gide gele hatta İstanbul’daki eğitimimiden ve gördüklerimden serbest avukat olarak çalışma hayatına atılınca bende toplamaya başladım evimde büromda çok güzel sergilemeye başladım bu bir tutku haline geldi.Beni Üniversite döneminde çok etkiliyen yaptıkları ile gurur duyduğum özellikle İstanbul kitaplığı ile meslektaşım olan rahmetle andığım Çelik Gülersoy’un çalışmaları idi.İşte tüm bunlar bir potada bir araya gelince 1996 yılının başlarında o dönemin Balıkesir valisinin yerel basında bir demeci çıktı aynen “ Balıkesir için çok önemli olan Kuvay_i Milli müzesini açacağız ama sergiliyeceğimiz hiçbir eserimiz yok halkımızdan yardım istiyoruz” dedi.Bu demeç başladığım hareketin çıkış noktası oldu iki ustama konuyu açtığımda arkamda olduklarını ve kendi makinelerini verecekleri beyan etmeleri ile Müze müdürlüğü daha sonra Kültür Bakanlığı ile yaptığımız yazışmalar sonrasında bir bölüm olarak açılmasına karar verildi.Odanın hazırlanması ve sunumu için elimden geleni yapıyordum, 6 eylül 1996 yılında Kuvay_i Milli müzesi fotoğraf makineleri ve aksesuarları bölümü olarak açıldı.Büyük olay oldu büyük ustalarımız geldiler destek verdiler makine hediye ettiler ve oda doldu koridora taştık para topladım yeni vitrinler yaptık törenlerle açtık ve bu girişimin sonunda aldığı başarı ile artık bağımsız bir fotoğraf müzesi açılması bu ülke için gerekli olduğu belirtildi.Hatta grup BASAF ı bir an önce dernek statüsüne sokulması gerektiği önerildi.1999 yılında BASAF dernek statüsünü kazandı.Çalışmalar hızlandı Valimize belediye başkanımıza konu raporlar la palanlarla anlatılmaya çalışıldı. 2002 yılında Kütahya’dan Balıkesir’e tayin olan duayen Valimiz sayın Utku Acun beyfendiye hoş geldin ziyarete gittiğimizde bir ara elini cebine attı “ siz fotoğraf müzesi yapmak için eski tarihi bir ev istiyormuşsunuz buyurun binanın anahtarı sizce uygunsa başlayabilirsiniz “ dedi ve donduk kaldık. Harabe olan eve gidip gelmeler neler nasıl ve ne şekilde yapılacak derken 2002 krizi patladı.Kaldık.Çünkü biz restorasyonu ve aktif hale getirmeyi imice usulü ile yapmayı planlamış idik.Bizden bir ses çıkmayınca sayın Valimiz bizi çağırdı sözleşmeleri önümüze koydu Valilik olarak Balıkesir’de bir kültür hareketi başlatıyoruz, bırakın krizi istem arkadan gelir diyerek bize şevk verdi .Hakikaten Balıkesir Çevre Müdürlüğüne o dönem bağlı olan Çevre vakfına tarihi bir konak satın aldırdı.Valilik olarak Balıkesir’in önemli bir konağını satın aldı, sivil toplum kuruluşu olarak bize binayı fotoğraf müzesi olarak kullanılmak ve restorasyonu kendileri tarafından yapılmak kaydı ile bile kira bedelsiz tahsis edildi. Sonrası “bir tuğla da benden” ,” geçmişi geleceğe taşıyalım “ , “ gelin adınızı bina içersindeki kitabelerde sonsuza taşıyalım “ sloganları ile işe soyunduk.21.Yüzyıl müzeciliğinde iki hususun çok önemli olduğunu anlattılar 1- Sergiler a)çağdaş .b) tarihi fotoğraf sergileri 2- fotoğraf yayınları bakın Ülkemizdeki özel müzeler bu sistem içersinde çalışmaktalar bizde çalışma mızı buna gördük bina yetmeyince yanımızda boş olarak duran duran arsaya göz koyduk yaptığımız araştırmalarda o dönem belediye Başkanımız olan sayın Ziyaettin Tan’a ait olduğu öğrendik ve kendisinden arsayı istedik bize aynen “ sizler Balıkesir’lisiniz yapacağınız Balıkesir ve ülke içindir hepinizi tanıyorum, cebinden 150.TL:para çıkardı gidin tapuya devir işlemlere başlayın eşek yuları ile satılır.Binan tuğlası ben vereceğim belediye olarak da hafriyatını yaptıracağım hadi gidin şimdi çalışma “ demesi bize bir hız daha kazandırdı.Dernek 18 Mayıs 1999 da kuruldu 19 Mayıs 2003 de kitaplığın temelini attığımız gibi restorasyonu başlattık.19 Mayıs 2004 tarihinde kitaplığını 19 mayıs 2006 tarihindede Balıkesir ulusal fotoğraf müzesini açarak ülkeye armağan ettik emeği geçen maddi ve manevi destek verenlere binlerce teşekkürler.
7) Fotoğraf gösterilerinizi ve yayınlarınızı okuyucularımıza isimlerini paylaşır mısınız? eminim merak edeceklerdir.
Fotoğrafların ard arda sıralanarak sunulmasını gösteriz olarak kabul etmediğim için
Düşüncesel anlamda planlayıp çalıştığım, bunlara kısa süre içersinde yurt dışı gezilerimde ürettiklerimde dahil edilmiştir.
Uzun bir düş… Amsterdam
Kartal yuvasının yeni ruhları
Çınarlı kahvede son çaylar
Işıkların kenti ; Paris
“ xysta” Pirgi
Gaudi’nin izinden,
Kos’un Beyazı
Rodos’un mavisi,
Kanımca bir fotoğraf gösterisi ,bir fotoğraf sergisinin 2 hatta 3 kat daha kıymetindedir.Neden sergi için maksimum 40 fotoğraf gerekli ise bir gösteride anlatmak istedikleriniz için en az 80 adet fotoğraf olmaktadır.Sergiye nazaran gösterinin kurgulanması, müzik seçimi, hazırlanması ,montaj, müzik, görüntü senkronu, süre, bazı sinematografik tekniklerin uygulanması, düşünülmesi, sunum da önüne alındığında iş dahada zorlaşıyor.
Yayın olarak ise ;ülkemin ilk ve halen tek olan fotoğraf kitaplığının kurucusu iseniz ve bu kitaplıktaki Osmanlıdan bu güne kadar yayınlanan fotoğraf yayınları elinizden geçerse ilk önce kaybettiğimiz değerleri gelecek nesillere aktarmak için çaba sarf edersiniz. İlk basılı eserim tabi ki bunlar birer fotoğraf albümüdür, ilki 2006 tarihli Kuvayi Milliyeden bu güne Balıkesir Barosu, diğeri 2007 tarihli Gazi Mustafa Kemal’in yurt gezilerinde önemli bir durak BALIKESİR dir.Son çalışmam yayın aşamasında gün sayıyor, Balıkesir’in komutanı Ali Hikmet Paşa fotoğraf albümüdür.Kendime bu tür işler bittin sonra sıra gelecek her halde.
8) Kişinin eserleri arasında seçim yapması zordur ama sizi en etkileyen eseriniz hangisidir?
Basılımı yoksa görsel olanımı diyecekseniz eğer her ikisi de derim.Görsellerim özellikle gösterilerimde bir önce yaptığımın üstüne mutlaka bir şeyler koyuyor ve kendi çıtamı kendim yükseltiyorum.Ama atalarımız kalıcı olmak istersen kitap yaz dedikleri aklıma gelince basılı eserler diyorum.
9) Proje hazırlığına başlayacak olan arkadaşlarımıza önerileriniz nedir?
Bu benim önümüzdeki günlerde “ fotoğrafın yanlışları üzerine” hazırladığım 3-4 saatlik bir seminer programının bir bölümü .Genede ilk söyleceğim bu konunun bence olmazsa olmazı mutlaka bir danışman edinmeliler.danışman için ise ben söylemiyeyim atalarımızın söyledi “ ianesi iştir kişinin lafa bakılmaz”.
10) Bizimle paylaştığınız bilgiler için teşekkür ederiz.. bize son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mıdır?
Doğru fotoğraf eğitimi, doğru beslenme, mutlaka doğru bir danışman ve fotoğrafa saygı.
Comentários